25 Mayıs 2015 Pazartesi

Son gördüğüm skolyoz hastası, sinirlerini ve kaslarını harabeden bir illet nedeni ile tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş 7 yaşında cin gibi dünyalar güzeli bir çocuktu. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, sırtındaki eğrilik nedeni ile tam olarak dik de oturamıyordu. Daha önce hastaya, omurgalarına vidalar koymak yolu ile omurgasının düzeltilebileceği söylenmiş, ailesi de böyle büyük ve riskli bir ameliyatı yaptırmak istememiş. Son alarak ta bizim görüşümüzü almak için gelmişler.
Hastayı detaylı değerlendirdiğimde, omurgadaki eğriliğin aslında göğüs duvarındaki, yani kaburgalardaki bir gelişim bozukluğundan kaynaklandığını fark ettim. Bu tip hastalarda solunum sıkıntısı da görülebildiği için yaptırdığım solunum fonksiyon testlerinde çocuğun durumunun o kadar da kötü olmadığını gördük. Henüz omurgasındaki eğriliğin tehlikeli kabul ettiğimiz sınırın altında olmasını ve yaşını da göz önüne alarak, bir süre daha takip etmeye karar verdik. Zaten ben şahsen bu tip ameliyatların sadece kozmetik amaçla yapma konusunda hep gönülsüz oldum, ağırdan aldım.
Bu tip ekstra problemleri olan skolyoz hastalarında korse tedavisi de kullanılamadığı için, sırtındaki eğrilik ilerleyip korktuğumuz başımıza gelebilir ve çocuğu ameliyat etmek zorunda kalabiliriz. Ancak biz ameliyatta omurgasına vidalar, çubuklar yerleştirmek gibi tehlikeli bir yöntem yerine, yani sivrisinekleri öldürmek yerine; bataklığı kurutmayı, yani hastanın göğüs duvarındaki yapısal bozukluğu düzeltme yöntemini tercih edeceğiz. Üstelik bunu endoskopik denebilecek bir yöntemle yani çok küçük birkaç cilt kesisi ile ve sadece kaburgalar arasına açacak ve geçici olarak konulacak bir cihazla yapacağız. Dahası da var, daha önce başkaları tarafından hastaya önerilen ameliyattaki gibi, düzeltmeyi bir anda yapıp hastayı ekstra bir tehlikeye atmayacağız, bu düzeltmeyi adım adım- yavaş yavaş yapacağız.

Diyeceğim şu ki, artık karmaşık omurga ameliyatlarını yapabilen pek çok cerrah var ülkemizde ama önemli olan tehlikeli bir ameliyatı yapabilmek değil; bu ameliyatı yapıp yapmamaya karar vermek ve eğer yapılacaksa hasta için hangi yöntemin uygun olduğuna karar vermek. Tabii ki bunun için de değişik yöntemlerin tümüne hakim olmak gerek. Uzun sözün kısası; bu tip ameliyatları Beyin cerrahları- Ortopedistler- Göğüs cerrahları, ve Pediatrik Nörologların olduğu ve daha da önemlisi, bu uzmanların işbirliği içinde çalışabildiği merkezlerde yaptırmanız. Meşhur sözü hiç unutmayın: “Elinde alet olarak sadece çekiç bulunana bir süre sonra her şey çivi gibi gözükmeye başlar.” Gözünüzden bile sakındığınız inci tanelerinin tuzla buz haline getirilmesine izin vermeyin…

17 Mayıs 2015 Pazar

Geçen gün hastanede beni çok üzen bir olay yaşadık. Nörologlar bize 21 yaşında yabancı uyruklu bir kızı danıştılar. Nedeni belirsiz bir şekilde beyni besleyen ana damarlarından biri tıkanmış. 5 gün önce koma halinde hastaneye getirilmiş, bizim Nörologlar da yoğun bakıma yatırıp ilaç tedavisi altına almışlar. Ancak ilaçlarla beyindeki şişmenin önünü alamayınca sonunda bize danıştılar, acaba bir yardımımız olabilir mi diye. Biz de Beyin cerrahi ekibi olarak hastayı hemen ameliyata alıp, kafatası kemiklerinin neredeyse yarısını çıkarıp beyne genişleyebileceği yer açtık.  Ancak pek te işe yaramadı ve 2 gün içinde hastamızı kaybettik.  Tabii geceleri uykum kaçıyor, acaba biz bu gencecik kızı 5 gün gecikmeyle değil de hastaneye ilk geldiğinde ameliyat edebilseydik şimdi yaşıyor olmasını sağlayabilir miydik diye? Tabii ki tanrının son kararı herkes gibi bizi de bağlıyor ama yine de üzülmemek elde değil. Aman sizlerin de sevdiğiniz bir yakınınız aniden bayılır ve koma halinde hastaneye kaldırılır ve de hastanızı acil serviste gören Nörologlar, yoğun bakıma yatırıp tedavi edeceğiz derlerse anlattıklarımı lütfen hatırlayın. Doktorlardan hastanızı hemen ama hemen bir Beyin Cerrah’ına göstermelerini isteyin. Bu konuda çok ısrarcı olun çünkü Nörologların aklına bu seçenek gelinceye kadar, hastanızın kurtarılabilmesi için çok önemli olan ilk saatler kaçırılıyor olabilir…