1 Temmuz 2019 Pazartesi




Köşe tümörü (akustik nörinom, schwannom) nedir? Bulguları nelerdir, tanısı nasıl konur, tedavisi nasıl yapılır?

            Köşe tümörü, akustik nörinom veya schwannom adıyla bilinen bu tümör beyin sapı ile beyinciğin birleşim noktasında olup bu bölgeye serebellopontin köşe adı verilmektedir, köşe tümörü tabiri de buradan gelmektedir. Vücudun derisi, tüm organların üzerini örten fasiyalar olduğu gibi sinir dokusunun da bir kılıfı vardır. İşte bu tümör sinir kılıfından kaynaklanır. Ve sadece serebellopontin köşede değil sinir kılıfının olduğu her yerde olabilir. Ama biz köşedeki tümörden bahsedeceğiz.
            Serebellopontin köşeden işitme ve denge iletimini sağlayan sekizinci sinir geçer, yedinci sinir de bu bölgeye çok yakındır. O kadar sinsi bir tümördür ki belli bir boyuta gelene kadar hiçbir bulgu vermez. Boyut artışını takiben önce sekizinci sinir basısı yapar, hastalarda işitme kaybı ön planda olmakla birlikte kulakta çınlama, baş dönmesi, kulakta basınç hissi, denge kayıpları, beyin sapı basısı sonrası bir veya iki tarafta birden felç benzeri güçsüzlük, yedinci sinir basısına bağlı yüz felci, tat alma sorunları görülebilir. Unutulmaması gereken en önemli konu tedavi edilmezse ölümcül seyredeceğidir.
            Başvurunuz sonrası önce şikayetleriniz dikkatle dinlenmeli ve detaylı bir fizik muayene sonrası bazı tetkikler istenmelidir. Damardan ilaç verilerek çekilen MR, serebellopontin köşedeki kemik yapısını gösteren ince kesitli tomografi, yüz felci ve işitme kaybının değerlendirilmesi için EMG ve işitme testleri yapılmalıdır. Bu tetkiklerin sonucunu en iyi beyin cerrahı değerlendirerek size tedavinizle ilgili bilgileri verecektir. Şunu söylemek çok yanlış olmayacaktır “bu hastalığın kesin tedavisi ameliyat olmaktır”.
            Serebellopontin köşe yani beyincik ve beyin sapı bileşke bölgesi anatomik olarak çok önemlidir. Özellikle sekizinci, yedinci ve beşinci sinirlerin o bölgede olması, ayrıca beyin sapı ve beyincik gibi hayati organları ilgilendirmesi bu ameliyatı zor kılan faktörlerdir. Ameliyat esnasında mutlaka sinir monitorizasyonu yapılmalı hastaya bir yoğun bakım yatağı ayarlanmalıdır. Cerrahi olarak çok önemli bir bölge olduğundan mutlaka deneyimli ellerde yapılması gereken, iyi bir cerrahi sonrası hastaların tam iyileşmeyle normal yaşantılarına dönebildiği bir tümördür.


13 Haziran 2019 Perşembe




Bunama (demans) bir kader mi yoksa tedavisi var mı? Bunama ilaçla mı tedavi edilir yoksa cerrahi tedavisi var mıdır?

Aradığınız cevaplar burada…

            Bunama beyin hücrelerinde yaşa bağlı kayıpların yaşanması sonucu oluşan bir durumdur. Özellikle 65 yaş üstü kişilerde kadın erkek ayırt etmeksizin görülebilmektedir. 65 yaş üstü görülme sıklığı yaklaşık %10’ dur. Tabi daha genç yaşlarda da görülebilir. Özellikle bilgisayar ve cep telefonlarının günlük yaşama girmesiyle gençlerde de bu hastalığa yakalanma sıklığı artmıştır. Ailesel olabildiği gibi, yaşın çok ilerlemesi, kalp ve damar hastalıkları, kollestrol yüksekliği, geçirilmiş kafa travmaları, geçirilmiş kalp krizlerine bağlı görülmektedir.
            Bu hastalarda unutkanlık, günlük işlev kaybı, depresyon, konuşma bozukluğu, idrar ve büyük abdest kaçırma, yürüme zorluğu gibi semptomlar görülür. Bunamanın birkaç tipi vardır. Eğer ailenizde bu şikayetleri yaşayan yakınınız var ise veya sizde de bu şikayetler başladıysa yapmanız gereken bir beyin cerrahına başvurmaktır.
Hastanın yakınları ve hastanın kendisi ile yapılan bilgi alma işleminin ardından hasta detaylı bir fizik muayeneden geçirilmelidir. Sonrasında beyin tomografisi, beyin MR’ ı çekilmelidir. Ayrıca yapılan muayeneye göre EKG, idrar akım testleri, yürüme testleri, vb istenebilir.
“Peki bu hastalar için ameliyat mı, ilaç mı?”
Bu sorunun cevabı için hastanın belinden beyin omurilik sıvısı boşaltma testi yapılarak bu işleme cevabı ölçülür. Eğer bu işlemden fayda görüyorsa hasta ameliyattan da fayda görecek demektir.
“Bu ameliyatı hangi doktor yapar?”
Bunama cerrahisinde hastaya belinden veya başından bir pompa takılarak bir ucu beyin omurilik sıvısını boşaltacak şekilde bir ucu ise karın boşluğundan bu sıvıyı atacak şekilde ayarlanır. Deneyimli ellerde yapıldığı takdirde oldukça konforlu ve yoğun bakım yatağı ihtiyacı olmayan bir ameliyattır. Hastalar kısa sürede taburcu edilerek normal yaşantılarına adapte olur ve günden güne şikayetleri azalır.
Sizin veya yakınınızın da bu tip şikayetleri varsa adresiniz bunama cerrahisinde deneyimli bir beyin cerrahı olmalı…

Prof Semih Keskil MD,PhD (he/his)
Bestekar Sk 65/21 Kavaklıdere 06680 Ankara TURKEY
www.semihkeskil.com

+90 532 169 8838
+90 312 427 0190
+90 542 233 4857
semihkeskil@gmail.com

9 Mayıs 2019 Perşembe




Omurga enfeksiyonları neden olur? Nasıl anlaşılır, nasıl tedavi edilir? Hangi doktora gitmeliyim?


Sorularınızın cevapları burada…

Omurga enfeksiyonları omurganın kendisinde, omurlar arası kıkırdak doku olan disklerde ve/ veya omurilik zarı etrafında görülen bakteriyel, viral ya da mantar enfeksiyonlarıdır. Bazen apse formunda bile karşımıza çıkabilir. Eğer bir hasta daha önce omurga ile ilgili bir ameliyat veya enjeksiyon gibi bir işlem geçirmediyse bunu yapan nedenler sigara, şeker hastalığı, kanser tedavisi görme, böbrek nakli olanlar, AIDS, bağışıklık sisteminde zayıflık olarak sıralanabilir. Tabi et, süt işinde çalışanlar veya çok tüketenlerde bruselloz, omurgayı tutan verem gibi hastalıklarda buna neden olabilir.
            Omurga enfeksiyonlarının en tipik bulgusu herhangi bir travma (kaza, darp, düşme, vb.) geçirmeksizin omurga bölgesinde şiddetli ağrı olmasıdır. Hasta hareket ettikçe ağrısı daha da dayanılmaz hale gelir. Üşüme titreme, his kaybı, yorgunluk, ateş, hassasiyet, omur bölgesinde sertlik, şişlik şeklinde de olabilir.
            Bu tip şikayetlerde mutlaka bir beyin cerrahı randevusu alınmalıdır. Önce şikayetleriniz dikkatle dinlendikten sonra detaylı bir fizik muayene yapılmalıdır. Ağrılı omurga bölgesinden röntgen, tomografi, ilaçlı ve ilaçsız MR çekilmeli. Kan enfeksiyon değerleri, biyokimya, kan sayımı, brucella, salmonella testleri istenmelidir. Eğer sinir arazı varsa mutlaka EMG yapılmadır. Kültür almak için omurga bölgesi veya çevresinden parça alınıp mikroskopta incelebilir. Bu tetkiklerin sonucunu en iyi beyin cerrahı değerlendirecek ve gerçek tanıyı koyacaktır.
            Omurga enfeksiyonlarının tedavisi sonuçlar irdelenip ona göre şekillenir. Bazen hastalar sadece antibiyotik alarak bu hastalığı yense de bazen ameliyat yapılması gerekmektedir. Ameliyatı ise enfeksiyonun tuttuğu yerin boyutuna, mesafesine, hangi mikroorganizmanın enfeksiyona neden olduğuna göre değişkenlik gösteren ve mutlaka deneyimli ellerde yapılması gereken bir cerrahidir.
            Hadi şimdi omurga enfeksiyonu konusunda deneyimli bir beyin cerrahına…


Saygı ve selam ve sevgiler

Prof Semih Keskil MD,PhD (he/his)
Bestekar Sk 65/21 Kavaklıdere 06680 Ankara TURKEY
www.semihkeskil.com
+90 532 169 8838
+90 312 427 0190
+90 542 233 4857
semihkeskil@gmail.com

3 Nisan 2019 Çarşamba





Beyin Tümörü Ameliyatında En Son Teknoloji

            Beyin tümör ameliyatı ve omurilik tümörü ameliyatında amaç genellikle, tümör kütlesini küçültüp çevredeki sinir sistemine yaptığı baskıyı azaltmaktır. Böylece tümör hücre sayısı azaltılarak, kemoterapi yani ilaçlar ile yapılan ve/veya radyoterapi yani yüksek enerjili parçacıklarla yapılan tedavilerin başarılı olma şansı artırılır. Beyin tümörünün ve omurilik tümörünün tam anlamıyla tedavi edilmesi çoğu zaman mümkün olmasa da, en azından hastanın yaşam kalitesinin korunması ve hayatta kalma süresinin uzatılması söz konusudur.
            Beyin tümörü ameliyatları ve omurilik tümörü ameliyatları, tüm ameliyatlar arasında en tehlikeli olanlardır. Zorluk ameliyatın beyin ve omurilik üzerinde yani sadece kalp gibi kıpırdayan veya ciğer gibi çok kanayan bir organda değil de; düşünen, konuşan, akıl yürüten, icat yapan ve hatta ameliyat yapan bir organda yapılıyor olmasından kaynaklanır. Üstelik bu organ adeta su muhallebisi kıvamındadır. Bu nedenle beyin tümör ameliyatları ve omurilik tümörü ameliyatları saatler sürmekte, beyin cerrahları diğer cerrahlara göre çok daha zor yetişmekte ve de yüksek teknolojiye sahip çok pahalı cihazlar kullanılmaktadır. 
             Nöronavigasyon sistemiyle ameliyat öncesi elde edilen görüntüler ameliyathanede canlı ve 3 boyutlu olarak sanal ortamda yeniden oluşturulup, beyin cerrahının o an beynin veya omuriliğin neresine dokunmakta olduğunu ekranda görebilmesi sağlanmakta; ultrasonik aspiratör cihazıyla ses dalgaları kulllanarak sadece tümör dokusunun parçalanması ama normal beyin doku ve damarlarının zarar görmemesi sağlanarak tümör adeta beyne el sürmeden çıkarılabilmekte; cerrahın görüşünü kırk kat artıran ameliyat mikroskopları ve özel boyalar yardımı ile tabiri caizse tümör hücreleri tek tek temizlenebilmekte; endoskoplar sayesinde köşelerin arkası görülebilmekte; ameliyathanede kullanılan ultrasonografi ve tomografi cihazları sayesinde ameliyat sırasında tümördeki değişiklikler görüntülenmekte; nöromonitörizasyonla sinir sistemine ameliyat sırasında verilen zarar anında tespit edilebilmekte; yani modern tıp sayesinde günümüzde beyin ameliyatları ve omurilik ameliyatları yüksek başarı oranı ile yapılabilmektedir.
            Alet işler, el övünür...

19 Mart 2019 Salı


Alzheimer çözümsüz değil!

           
Efendim, Tanrıya şükürler olsun ki modern tıp sayesinde insan ömrü giderek uzadı. Çoğumuzun ebeveynleri hayatta, üstelik nazar değmesin sağlıklılar da. Aman onlar başımızdan hiç eksik olmasınlar. Tabii ki ileri yaşa bağlı olarak hepsinin başında bir takım sağlık sorunları var, ama biz de onlar için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz.
Herhalde hepiniz katılırsınız, sağlık söz konusu edildiğinde; en önemli şey akıl sağlığı. Çocuğu olmaktan gurur duyduğumuz, bir zamanlar aklının ışığına hayran olduğumuz büyüklerimizin giderek bunaması çok üzücü bir durum; insanın içi parçalanıyor.
Burada sadece en önemli noktayı vurgulamak istiyorum: Alzheimer olabileceğini düşündüğümüz ebeveynlerimizi, diğer bir deyişle bunama hastalarını iyileştirmek için yapılabilecek hiçbir şey olmadığını sakın düşünmeyin. Bu tip her yedi hastanın biri, yapılacak basit bir ameliyatla eski haline döndürülebiliyor!
            Varlığı 1965 yılından beri bilinen söz konusu ‘Adams Hakim’ hastalığında yürüyüş bozukluğu genellikle ilk ortaya çıkan bulgu. Tipik yürüyüş yavaş ve ayağı yerden kaldırmadan sürükleme tarzında atılan küçük adımlar şeklindedir, hasta dönüşlerde zorlanır. Zihinsel değişikliklerise, yakın geçmişi hatırlamada zorluk şeklinde bir hafıza kaybı; azalmış dikkat ve düşüncede yavaşlama şeklindedir. Bazen görülen idrar kaçırmayakınmasına gelince,  hastalar ilk başta tuvalete yetişemediklerinden söz ederler.
            Söz konusu hastalık, bunamaya yol açan nedenler arasında tümüyle tedavi edilebilen; yani hastanın yaşamına eskiden olduğu gibi normal bir yaşlı olarak devam edebildiği tek hastalık. Bu insanların beyninde ortaya çıkan küçülmeye bağlı olarak, beynin çevresini kaplayan beyin omurilik sıvısının arttığını biliyoruz. İşte bu durum ‘bunama’ tablosu ile ilişkilidir.
            Hastalığın diğer bir adı da ‘Normal Basınçlı Hidrosefali’ dir. Tedavi amaçlı yapılan şant takılma ameliyatının başarılı olma şansı ise, cerrahiden 3 ila 6 ay sonra % 65 - % 95 arasında. Üstelik iyileşme görülecek bu hastaları, ameliyattan önce yapılacak bir testle saptamak ta mümkün.
            Onlar unutsa da siz unutmayın!

14 Mart 2019 Perşembe







Prof. Dr. Tunçalp Özgen’e Ağıt...



Tunçalp hoca. Bakın hoca diyorum. Yüzyılın cerrahı vs gibi süslü bir sıfatı yoktu belki. Ama adının arkasına hoca sıfatı eklenebilen nadir cerrahlardan. Türkiye’deki tüm beyin cerrahlarına bir şekilde dokunmuştur. Aynı Yücel hoca, Kemali hoca gibi. “Türkiye’de bugün her yerde, hatta kasabalarda bile beyin cerrahisi yapılabiliyorsa onun sayesindedir” denebilecek birkaç kişiden biri. Sadece iyi cerrah değil. İyi kalpli, kibar, hep yapıcı. Kibir genlerini baskılayabilmiş bir insan. Benim de hocamdı ama ona ağabey demek ayrı bir keyifti. Ağabeydi çünkü. Işıklar içinde uyusun...

4 Mart 2019 Pazartesi


Tortikollis (eğri boyun hastalığı) nedir? Sebepleri nelerdir, teşhisi nasıl konur, tedavisi nasıldır?
Sorularınızın tüm cevapları burada…


            Tortikollis yani eğri boyun hastalığı bir boyun kası olan sternokloidomastoid kasın sağ veya sol tarafta kısa olması sonucu meydana gelir. Bir tarafta kısa olan kas boynu kendine doğru çeker, çene diğer tarafa döner. Zamanla kulak eğrileşerek kişide boynun eğri kalmasına sebep olur. Yüz bölgesi de bu eğrilikten etkilenerek asimetrik olur.

            Eğri boyun hastalığı en sık doğumsal hadiselere bağlı gelişir. Bebeğin anne karnında yanlış pozisyonda olması, doğum esnasındaki travmalar, doğum kanalına sıkışma, doğum esnasında veya sonrasında olan enfeksiyonlar doğumsal eğri boyun hastalığının nedenleri iken, erişkinlerde görülen eğri boyun hastalığının nedenleri kas spazmı, boyun omurgasında kırık, boyun eklemlerinde kireçlemeler, boyun bölgesinde meydana gelen ligaman hasarları, kas enfeksiyonları, lenf bezi iltihapları, boğazda meydana gelen apseler ve en önemlisi travma olarak sıralanabilir.
            Eğri boyun hastalığının teşhisinde öncelikle hastanın tüm şikayetleri dinlenerek, ayrıntılı bir muayeneden geçirilmelidir. Bazı manevra testleri ve refleks muayeneleri yapılır. İstenecek boyun tomografisi ve MR gibi görüntüleme tetkiklerinin yanı sıra EMG adı verilen sinir ileti testleri de yapılmalıdır. Bu tetkiklerin sonucunu size en iyi beyin cerrahı analiz edecek ve tedavi planlamasını yapacaktır.
            Tedavisinden de bahsedecek olursak: Öncelikle özellikle bebeklerde meydana gelen boyun eğriliği çok vakit kaybetmeden hızlıca tedavi edilmelidir. Çünkü çenede, boyunda, yüzde, kulakta meydana gelen şekil bozukluğu hızlıca tedavi edilmezse kalıcı olacak ve bu kişinin tüm hayatını etkileyecektir. Tedavi seçenekleri arasında fizyoterapi programları, egzersizler, fizik tedavi hareketleri, kas gevşetici ilaçlar ve cerrahi tedavi bulunmaktadır.
            Öncelikle fizyoterapi programına alınan hastalarda fayda sağlamadığı saptanırsa cerrahi müdahale gerekmektedir. Cerrahi müdahale boyun kaslarına yapılacak gevşetme ve şekil verme işlemine dayanır. Boyun eğriliği cerrahisinde özellikle kas içi ve boyun bölgesi sinirlerin gerek anatomik yapısına hakim olma, gerekse bu bölge cerrahisini defalarca yapmış olması nedeniyle deneyimli beyin cerrahları bu ameliyatı sıkça yapmakta ve faydalı sonuçlar alabilmektedir.
            Sizin de yakınında veya kendinizde bu tip sorunlar mevcutsa adresiniz boyun anatomisini iyi bilen ve bu ameliyatı defalarca yapmış bir beyin cerrahı olmalı…

4 Şubat 2019 Pazartesi




Karpal tünel sendromu (el bileğinde sinir sıkışması) hakkında bilmek istedikleriniz. Semptomları nelerdir, tanısı nasıl konur, tedavi seçenekleri nelerdir?
Sorularınızın cevapları burada…
            Karpal tünel sendromu yani el bileğinde sinir sıkışması bilek seviyesinden geçen eldeki parmakların hissetmesini sağlayan sinirin (median sinir) karpal ligaman adı verilen ligamanın altında sıkışması sonucu meydana gelir.
            Karpal tünel sendromu iğne ve tığ işi yapanlarda, ev temizliği yapanlarda, bilgisayar daktilo kullananlarda, tornavida ile onarım yapanlarda, kasaplarda, marangoz işi yapanlarda sık görülmektedir. Hatta son dönemde çıkan akıllı telefonların karpal tünel sendromuna neden olduğu hakkında araştırmalar bulunmaktadır.
            Öncelikle ellerde başlayan uyuşma el dinlendirildiğinde ortadan kalktığı için yani sabah uyuşma geçtiği için çoğu kişi bu dönemde bu uyuşmaları önemsemez. Fakat sıkışma ilerledikçe uyuşma başparmak, işaret parmağı ve orta parmağın iç yüzüne yayılmaya başlar. Bu safhadan sonra hastalarda avuç içine yayılan ağrı artar. Bu ağrı gece uykudan uyandırır vasıfta olup kişiler elini rahatlaması için sallamaya başlar. Son evresinde elden çatal kaşık düşürme, avuç bölgesinde kas erimelerine bağlı çöküntüler görülür.
            Yukarıda saydığımız şikayetlerden bazıları sizde de görülüyorsa bir beyin cerrahına gitmeniz gerekmektedir. Bir beyin cerrahı beyin ameliyatı, beyin tümörü ameliyatı, bel ağrısı tedavisi, alzheimer tedavisi, bel fıtığı ameliyatı, boyun fıtığı ameliyatı gibi tedavilerin yanında karpal tünel sendromu tedavisi de yapmaktadır. Çünkü beyin cerrahisi bilim dalı sadece beyin ve omuriliği değil vücuttaki tüm sinirleri de kapsamaktadır.
            Tanısına gelecek olursak öncelikle şikayetleriniz dikkatle dinlenmeli ve detaylı bir muayene yapılmalıdır. Kapral tünel sendromu tanısı EMG denilen sinir ileti testi ile konmaktadır. Fakat boyun fıtığı da buna benzer şikayetler yapacağı için mutlaka boyun MR, boyun tomografisi, boyun grafisi de istenmelidir. Bu tetkiklerin sonucunu en iyi beyin cerrahı değerlendirip tedavinizle alakalı yol haritasını çizecektir.
            Tedavi seçenekleri arasında özel bilekliklerin kullanımı, fizik tedavi uygulamaları ve cerrahi tedavi bulunmaktadır. Hangi tedavinin gerekeceği el bileğindeki sinir sıkışmasının derecesine bağlıdır. Diyelim ki ağır derece sinir sıkışması var ve cerrahi gerekiyor “nasıl bir ameliyat diye?” soracak olursanız, lokal anestezi dediğimiz hastayı uyutmadan sadece bilek bölgesi uyuşturularak yapılan bir ameliyattır. Ameliyat sonrası hastalar çoğu zaman aynı gün taburcu edilmektedir.
            Beyin cerrahisi Ankara ilinde oldukça aktif çalışmakta ve Ankara beyin cerrahi camiasında bu tip sinir ameliyatlarını yapan hekimler bulunmaktadır.
            Siz de kendinizde veya yakınlarınızda sinir sıkışmasından şüpheleniyorsanız adresiniz doğru ve deneyimli bir beyin beyin cerrahı olmalı…

28 Ocak 2019 Pazartesi



 Hipofiz adenomu nedir, ne gibi şikayetlere neden olur, ameliyatı nasıl yapılır, hangi doktora gitmeliyim?

Aradığınız cevaplar burada…
            Hipofiz bezi vücudun hormon salgılaması için ana emri veren, beyinin alt bölgesinde bulunan bir salgı organıdır. Boyut olarak 10 mm’ yi geçmeyen bu küçük organ vücudun hormon düzenlemesi gibi büyük bir görev üstlenmiştir. Hipofiz bezi tümörlerinden en sık görüleni iyi huylu bir tümör olan adenomdur. Tabi adenomdan başka tümörlerde görülebilir bunun için detaylı bir değerlendirme yapmak gerekmektedir.
            Peki nedir hipofiz adenomu semptomları? Saçlarda kuruma, dökülme, kilo alma veya verme, baş ağrısı, aşırı sinirlilik hali, kadınlarda sakal çıkması, göğüs kıllanması, durduk yere göğüslerden süt gelmesi, adet düzensizliği, erkeklerde göğüslerde büyüme, göğüsten süt gelmesi, cinsel isteksizlik ayrıca tiroid hormon bozuklukları, kortizol denen vücut steroid dengesinin bozulması, bazen insülin-glukagon adlı diyabet hormonlarında bozukluk bile yapabilir. Optik sinirlere çok yakın olduğundan boyutundaki artış sonucu optik sinire bası yaparak görme alanını daraltabilir bunun sonucunda görme kayıpları gelişebilir.
            Yukarıda saydığımız semptomlardan bazıları sizde de görülüyorsa yapmanız gereken bir beyin cerrahı randevusu almaktır. Önce detaylı bir muayeneden geçirildikten sonra bazı tetkikler istenmesi gerekmektedir. Bu tetkiklerin başında vücudun tüm hormonlarının kan değerlerine bakmak gelmektedir. Görme alanı testi yapılarak optik sinir basısı mutlaka değerlendirilmelidir. Görüntüleme tetkikleri olarak damar içi kontrast madde verilerek çekilen hipofiz MR yapılmalıdır. Bunların sonucunu bir bütün halinde en iyi beyin cerrahı değerlendirecektir. Çünkü tıpkı beyin ameliyatı, beyin tümörü ameliyatı, bel ağrısı tedavisi, bel fıtığı ameliyatı, boyun fıtığı ameliyatı, alzheimer tedavisi gibi hipofiz adenomu ameliyatı da beyin cerrahi bilim dalının alanına girmektedir.
            Yapılan tetkikler sonucunda eğer ameliyat kararı verilirse ek tetkikler yapılması gerekecektir; kafa grafileri, beyin ve burun sinüslerini gösteren ince kesit tomografi, kan sayımı bunlardan bazıları. Eski yıllardaki cerrahi yöntemler açık beyin cerrahisi iken günümüzde burun deliğinden girerek bu tümör temizlenebilmektedir. Tabi küçük bir burun deliğinden girip beyinin en önemli bölgelerinden biri olan hipofizden tümörü temizlemek yıllarca bu ameliyatı sayısız kez yapmış ve bu konuda bilgi birikim sahibi olan ellerde daha güvenle yapılmaktadır. Sorunsuz geçen bir hipofiz ameliyatından sonra yoğun bakım yatağı gerekmeksizin, hastalar dikiş izi olmadan sadece burun tamponuyla birkaç gün geçirirler. Burun tamponu da çekildikten sonra kısa yatış süresiyle taburcu edilebilmektedir.
            Ankara beyin cerrahi camiasında burundan hipofiz ameliyatı (Transsfenoidal hipofizektomi) yapan hekimler bulunmaktadır. Birçok beyin cerrahı Ankara iline bu ameliyatın eğitimini almaya gelmekte ve hastalarını da bu konuda ehil kişilere yönlendirmektedir.
         Hipofiz adenomunu düşündüren şikayetleriniz varsa adresiniz bu konuda deneyim sahibi bir beyin cerrahı olmalıdır…

11 Ocak 2019 Cuma





Bel fıtığım var, kapalı bel fıtığı ameliyatı yaptırabilir miyim? Kapalı ameliyatın avantajları ve dejavantajları nelerdir?
Sorularınızın cevapları burada…

           Bel fıtığı bel omurları arasındaki disklerin fıtıklaşması sonucu omurilikten çıkan sinirlere bası yapması sonucu meydana gelir. İlk evrelerinde sadece bel ağrısı olurken sinir üzerindeki bası arttıkça bacağa vuran uyuşma, ağrı, kramp, çekme hissi gibi şikayetler başlar. Geç kalındığında bu şikayetler düşük ayak bulgusuna kadar gider ki bu aşamada ameliyatın saatler içinde yapılması gerekmekte, çoğu hasta bu aşamada ameliyat olduğu zaman tam düzelme sağlanamayabilmektedir.
Açık veya kapalı bel fıtığı ameliyatı girişimlerini; bel ağrısı tedavisi, boyun fıtığı ameliyatı, beyin ameliyatı, beyin tümörü ameliyatı, bel ağrısı tedavisi, alzheimer tedavisi ‘nde olduğu gibi beyin cerrahi doktoru yapmaktadır. Kapalı bel fıtığı ameliyatı bir beyin cerrahı ve hastanın beraber karar vermesi gereken, konforlu bir ameliyattır. Ama öncelikle doktorunuzun sizi detaylı bir muayeneden geçirmesi, MR, tomografi, röntgen gibi görüntüleme tetkiklerinizin yapılıp yine doktorunuz tarafından tek tek incelenmesi gerekmektedir. Size bu konuda hangi tedavinin uygun olacağını en iyi beyin cerrahı söyleyecektir.
Kapalı bel fıtığı cerrahisinde günümüz teknolojisinde kullanılan iki yöntem bulunmaktadır biri endoskopik yöntem. Bu yöntemde cildinizden açılan birkaç deliğe kamera ve endoskop yerleştirilmesi tekniği esas alınmaktadır. Avantajı cildinizde kesi izinin az olmasıdır. Bunun dışında yapılan tüm işlemler açık cerrahi ile aynıdır. Dezavantajı ise cerrah çok küçük alanda çalıştığından bazı disk parçalarının gözden kaçabilmesi, ameliyat süresinin uzaması, kireçleme yapmış fıtıklarda başarı şansının düşük olması olarak sayılabilir. Diğer yöntem ise lazerle yapılan ameliyattır. Bu yöntem ucunda lazer yakıcı olan bir iğneyle diskin içine girilip fıtıklaşan dokuları lazer etkisiyle yakma esasına dayanır. Avantajı hastada ameliyat sonrası hiçbir iz kalmaması, aynı gün taburcu edilebilmesi, kas ve kemik dokulara hiçbir müdehalenin olmamasıdır. Dezavantajı ise parça kopmuş fıtıklarda ve kireçleme yapmış fıtıklarda hastaya fayda sağlamamasıdır. Bu iki yöntemde de yoğun bakım yatağı ihtiyacı olmamaktadır.
Yeni bir teknik olmasına rağmen Ankara beyin cerrahi camiasında yılladır bu tekniği uygulamış ve birçok hastada fayda sağlamış hekimler mevcuttur. Bu sebeple çevre illerde çalışan çoğu beyin cerrahı Ankara iline hastalarını yönlendirmektedir.
            Hadi şimdi kapalı bel fıtığı ameliyatında deneyimli bir beyin cerrahına…