Bir hocam, en önemli olan şeyin insanın duruşu olduğunu
söylerdi. İnsan yaşamı son yüz yılda neredeyse iki katına çıktı; güzel bir şey
uzun yaşamak, ama tabii insanca yaşanacaksa... İnsanın başını dik tutmasını
sağlayan organı da omurgası tabii ki.
Yılların yorgunluğu omuzlarımıza çöktükçe, sırtımızın
kamburlaşması, belimizin bükülmesi kaçınılmaz bir kader. Tabii ki yaşlanacağız,
ama ihtiyarlamayacağız. Başımız dik, gözlerimiz ilerde, kırmızı boyun atkımız
rüzgarda yürüyeceğeyiz... Peki ama bu yürüyüşte yanı başımızda kimler olmalı? Tabii
ki doktorlar, özellikle de omurga cerrahları. Hep aynı tahta masanın başından
size “Belinizin kemikleri birbirine
girmiş, sizin için tıbbın yapabileceği bir şey yok!” diyenler, “Bazı
ameliyatlar yapılabilir ama bunlar çok riskli ” diyenler çıkacaktır... Boş verin onları.
Unutmayın ki el elden üstündür. Tabii ki sizin omurganızı
eski haline getirebilecek, başınızı tekrar dik tutmanızı sağlayabilecek bir
cerrah orada bir yerde sizi bekliyordur... Ayrıca her
riski sıfırlayabilmenin de çeşitli yolları var. Kuyruklu yıldızlara gemi
indiren çağdaş teknoloji sizin riskinizi mi halledemeyecek... Yeter ki doğru
insanlara ulaşabilin...