Ağrıyı
vücut sıcaklığını ölçerken olduğu gibi bir derece ile veya tansiyon ölçerken
olduğu gibi bir aletle ölçme şansımız yok. Yani hep dendiği gibi, “Ağrıyı
sadece çeken bilir!”. Hastaya şöyle bir soru sorarak, ağrısı için sayısal bir
değer öğrenebiliriz tabii ki: “Hiç ağrınız olmayan bir duruma sıfır desek,
dayanılmaz ağrıya ya da hayatınızda çektiğiniz en korkunç ağrıya ise yüz desek,
şu anki ağrınız sıfır ile yüz arasındaki hangi rakama karşılık geliyor?”.
Yani ağrısı olanın yüzünden,
halinden çektiği acıyı anlayabiliriz, ya da ağrısını yüzde olarak söylemesini
isteyebiliriz; bu şekilde de ancak hastanın ağrısını daha önceki ağrılarıyla
karşılaştırabiliriz, başkalarının ağrılarıyla değil. Bunun için ise elimizde
bir takım formlar var.
Bunlar yıllardır kullanılmakta olan, geçerliliği
uluslararası bilim dünyasında kabul edilmiş ve de Türkçeye uyarlanmış olan
formlardır. Ağrının hastanın yaşam kalitesini ne denli düşürdüğünü, hastanın
psikolojik durumunu ne denli etkilediğini anlamamızı ve en önemlisi bunu başka
hastalarla kıyaslamamızı sağlarlar.