Bel Fıtığı Teşhisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bel Fıtığı Teşhisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2017 Perşembe

Bel Fıtığı Başlangıcı

Doktorlar arasında disk protrüzyonu, black disk, asteriks işareti, disk dejenerasyonu da denen bu hastalardaki ağrılar; korkunç ve dayanılmaz ağrılar değildir. Çünkü disk tümüyle yerinden çıkmamış, sadece pörtlemiştir ve sinire hafifçe dokunmaktadır.

            Bu hastaların tabii ki doğru dürüst muayene edilip, gerekli tüm tetkikleri yapıldıktan sonra; ağrılarının öncelikle istirahat ve ilaç tedavisi ile dindirilmesi, ardından da fizik tedaviye başvurulması gereklidir.

9 Haziran 2017 Cuma

Bel Fıtığı Kendiliğinden İyileşebilir mi?

Aynı soruyu, “Bel fıtığı kendiliğinden geçer mi?” veya “Disk fıtığı kendi kendine iyileşebilir mi?” veya “Disk hernisi kendiliğinden geçer mi?” diye de sorabiliriz. Bazı hastalarda bel ve boyun fıtıklarının kendiliğinden, yani herhangi bir ilaç veya fizik tedavi kullanmaksızın iyileşebildiğini; daha 20 yıl önce dünyada ilk kez fark edip uluslararası bilim dünyasını haberdar eden ben oldum. Tabii ki hiç bir sorun yaşamadan aylar içinde giderek iyileşen bu şanslı hastalar binlerce hasta arasında sadece bir kaç kişi idi...
            Unutmamak gerekir ki, doktorların teşhis ve tedavi olanakları ancak son 50 yıl içinde gelişmiş olsa da; insanlar binlerce yıldır bel veya boyun fıtığı oluyorlardı. Hiç bir tedavi şansı olmayan bu hastaların kol veya bacaklarında felçler gelişiyor ve sonuçta tabiri caizse sinirleri ölünce ağrı da geçiyordu.

            Günümüzde hiç kimsenin felç olma riskini göze alabileceğini sanmıyorum. Dahası günümüzde hiç kimsenin, küçük bir şans ta olsa kendi kendine iyileşme umudu ile aylarca aktif yaşamından uzak kalabileceğini de sanmıyorum. Yani, unutun gitsin...

26 Aralık 2016 Pazartesi




Bel Fıtığı Ameliyatı Sonrası: Bel fıtığı ameliyatından sonra belinizdeki yaranıza en az 5 gün mutlaka hiç su değmemesine dikkat etmelisiniz. Günümüzde genellikle yaralar gizli dikişle kapatıldığı için, bu sürenin sonunda pansumanınızı çıkarıp atabilir ve banyonuzu yapabilirsiniz. Ama eğer dikişlerinizi aldırmanız gerektiği söylendiyse, bu takdirde 7. gün dikişlerinizi aldırmanız ama bu süre boyunca yaranızın pansuman ile örtülü olması gerekecektir.
İlk haftayı daha çok ev içinde ve genellikle yatakta istirahat ederek geçirmeniz uygun olacaktır; ilk haftadan sonra aralıklı olmak kaydıyla evden çıkıp dolaşabilir, hatta uzun süreli olmamak kaydıyla işe bile gidebilirsiniz. Bir ay dolduğunda, işinize veya evinize yakın bir merkezde; 1 ay süreyle olacak şekilde fizik tedaviye başlayacaksınız. Fizik tedavi süresinde size öğretecekleri hareketleri ise bundan sonra hayatınızın bir parçası hale getireceksiniz.
Fizik Tedavi bittikten sonra, 1 ay boyunca da egzersiz yapıp daha sonra; yani 3 ay sonunda bir spor salonuna üye olup ağır sporlarla uğraşabilir ve ağır işlerinize geri dönebilirsiniz. Ameliyat sonrasında size verilen ağrı kesici, kas gevşetici ve antibiyotiklerinizi, cerrahınızın size önereceği süre boyunca kullanıp sonra bırakacaksınız. Unutmayın ki ameliyatı, ilaçlardan da kurtulup kaliteli bir yaşama ulaşmak için oldunuz.
Sert bir yatakta yatın, yani yerde veya sert bir tahtanın filan üzerinde değil; sıradan bir hazır yaylı yatağın üzerinde. Kanepede filan yatmayın. Yatağınızı 8 yılda bir değiştirin. Alaturka tuvalet kullanmayın, daima klozete oturun. Eğer alaturka tuvaletten vazgeçmek sizin için olanaksızsa, o zaman yeni tasarlanan alçak oturumlu klozetlerden edinin. Otururken de koltukta değil, sandalyede; yani geriye kaykılmadan oturun.
Belinizi soğuktan koruyun. Dengesiz ve zorlayıcı hareketler yapmayın; mesela çok ağır nesneleri kaldırmayın ve tek elinizde ağırlık taşımayın. Uygun olmayan şekillerde uzun süre oturmayın. Eğer size belli bir süre korse kullanmanız söylendi ise, bu süre içinde korsenizi otururken ve ayakta iken asla çıkarmayınız ama korsenizi asla size önerilen süreden fazla da kullanmayın.

Tabii ki tüm bu okuduklarınız, cerrahınız size aksine bir şey söylemedi ise geçerlidir.

19 Aralık 2016 Pazartesi





Tekrar Ameliyat Olmam Gerekebilir mi: Evet, böyle bir ihtimal gerçekten de var. Birincisi, eğer cerrahınızın ameliyattan sonra sizden mutlaka uymanızı istediği kuralları hiçe sayarsanız, ameliyatınızın başarılı olma şansını sıfırlayabilirsiniz ve tekrar ameliyat olmanız gerekir. Buna doktorlar “Rekürrens” derler. İkincisi, ameliyat sonrası gerekli önlemleri alıp yaşam tarzınızı doğru yola çevirmezseniz, ameliyat olduğunuz bölgeye komşu olan organlarda benzer bir sorun ortaya çıkabilir; yani mesela ameliyat edilen diskinize koşu olan disk te fıtıklaşabilir. Değil mi ki sırada bekleyen boynunuzda 7, sırtınızda 12 ve belinizde 5 diskiniz var. Buna doktorlar “Komşu Segment Hastalığı” derler.
Üçüncüsü, bazı hastalıklar doğaları gereği tekrarlama eğilimindedirler, yani alınan tüm önlemlere karşın yine ameliyat olmanız gerekebilir, örneğin bazı beyin tümörlerinde üst üste 3-4 kez ameliyat olmak durumunda kalabilirsiniz. Buna da doktorlar “Rekürrens” derler. Dördüncü ihtimal de, cerrahınız kimi zaman ameliyat sırasında karşılaştığı bir tersliğe bağlı olarak; kimi zaman da önceden planlanmış olarak ameliyatı bir noktaya kadar yapıp, kalan kısmını daha sonra ve daha uygun bir zamanda yapmaya karar verebilir. Buna doktorlar kendi aralarında “Rezidü” derler. Bu karar tabii ki keyfi değil, hastanın sağlığını korumak amacıyla alınan bir karardır.



16 Ekim 2016 Pazar




 Bel Fıtığı Ameliyatları: Bel fıtığında hangi ameliyatın gerekeceğine sizi tedavi edecek olan cerrah karar verecektir. Ancak hemen daima ilk basamakta halk arasında “İğne Tedavisi” denen ve doktorlar arasında da “Ağrı Tedavisi, Algoloji Tedavileri” denen; kimi zaman kısacık ve çok ince iğnelerle cildinize verilen, kimi zaman da daha uzun iğnelerle kaslarınıza ve eklemlerinize verilen ilaçlarla yapılan tedaviler yer alır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda halk arasında “Kansız Ameliyat, Kapalı Ameliyat” denen ve doktorlar arasında da “Minimal Girişimsel Ameliyat” denen, ciltte göze görünmeyecek denli küçük deliklerden girilerek; narkoz uygulamadan ve düşük riskle yapılabilen ameliyatlara sıra gelir.
Söz konusu yöntemlerle şikayetleri tedavi edilemeyen hastalarda ise, açık cerrahiler yani narkoz altında ve hastanın derisi kesilerek yapılan ciddi ameliyatlara gerek duyulabilir. Bunlar çok düşük denebilecek risklerle yapılan “Mikrocerrahi”, yani hastanın cildindeki çok küçük kesilerden girilerek yapılan ameliyatlardan; halk arasında “Platin Ameliyatı”, doktorlar arasında ise “Enstrümentasyon” denen ve ağrılı omurga kemiklerinin birbirine kaynatılarak ağrının durdurulması esasına dayanan çok daha ciddi ameliyatlara kadar değişebilir. Son yıllarda, ülkemizde de halk arasında “Protez Ameliyatı”, doktorlar arasında da “Hareket Koruyucu Cerrahi” adı verilen ve omurgalara konan cihazların bir miktar harekete izin vererek; genç yaştaki insanların aktif hayatına engel olmayan ve daha ileriki yaşlarda ekstra sorunlar çıkmasını önleyen bir ameliyat türü de gelişmiş merkezlerde, tecrübeli cerrahlar tarafından yapılabilmektedir.