Bel ve Boyun Ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bel ve Boyun Ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Haziran 2018 Salı

Boyunda Düzleşme, Belde Düzleşme
İnsanoğlunun vücudu da aslında dört ayak üzerinde duracak şekilde evrimleşmiştir. Ancak çağdaş yaşamın gerektirdiği ayakta durmak, oturmak gibi aslında vücudumuzun yapısına uygun olmayan pozisyonlara uyum sağlamak amacı ile bizim omurgamızda bir takım eğrilikler oluşmuştur. Yandan baktığımızda boynumuzda ve belimizde açıklığı arkaya bakan, sırtımızda ise açıklığı öne bakan C şeklinde birer kavis vardır. İşte çeşitli omurga hastalıklarına bağlı olarak bu kavislerin düzleşmesi ve hatta tersine dönmesi bile söz konusu olabiliyor.
Söz konusu düzleşmeler doğaldır ki vücudumuzun duruşunu ve dinamik yapısını bozacak, ağrıya yol açacak ve daha da kötüsü kendilerine yol açan omurga sorununu giderek daha ağır hale getireceklerdir; yani bir an önce düzeltilmeleri için tedavi olmak gerekmektedir.

20 Kasım 2017 Pazartesi

İstirahat ama Nasıl?

Uzun yıllar boyunca tepe tepe kullanıp yıprattığımız vücudumuzun da aynı ruhumuz gibi tatile ihtiyacı var. Bazen frene basmak, biraz dinlenmeye çekilmek gerekebilir. Bel ve boyun ağrılarının önemli bir kısmı dinlenerek, kendiliğinden kısa sürede geçer. Yani birkaç gün yatmak veya yine birkaç gün için bele takılan örme bir korse veya yumuşak bir boyunluk bile bu ağrıların tedavisi için yeterli.

Tabii yatmak derken sağlıklı bir yatakta yatmayı kastediyoruz, tahta üzerine veya yere serilmiş bir battaniyenin üstünde değil; aileden kalmış bir yün yatakta da değil, çok eskimemiş bir hazır yatak üzerinde. Kanepede veya koltukta yatmak hiç değil; dizlerin altına bir yastık yerleştirilmiş durumda iken sırt üstü veya bacakların arasına bir yastık yerleştirilmiş durumda iken yan yatarak dinlenmek.

18 Ağustos 2017 Cuma

Korse Nedir? Korse Neden Kullanılır?

Korse, kişinin vücuduna dışarıdan uygulanan ve belli bir şekli olan bir çeşit kılıf. Bu korse kimi zaman içinde metal çubuklar barındırarak veya sert plastikten yapılıp vücuda belli bir şekil vermeye çalışıyor. Kimi zaman sadece vücudu saran, kimi zaman da hareket etmesini önleyen bir yapıda olabiliyor. Korse olarak “dik durma korsesi”, “sırt korsesi”, “kamburluk korsesi”, “bel korsesi”, “boyun korsesi, “çelik korse”, “skolyoz korsesi”, “lomber korse”,”lumbosakral korse”,”halo korsesi”,”torakolomber korse” gibi farklı modelleri sayabiliriz.
Çelik korse, adından da anlaşılabileceği gibi, dik durma sorunu olan gençlerde; kifoz yani kamburluk sorunu olan hastalarda kullanılan bir korse türüdür. Bunlar kişinin sırt kısmına takılan, içinde metal çubuklar bulunan, leğen kemiğine kadar uzanan ve sabitleyici kuşakları koltuk altlarından geçen, yani omuzları geriye doğru çeken korselerdir.
Sırt korsesi, ya da ”,”lumbosakral korse”,”torakolomber korse”  adından da anlaşılabileceği gibi; sırta ve bele takılan ve hastanın sırtını ve belini öne arkaya bükmesine izin vermeyen bir korse türüdür. Bunlar kimi zaman kişinin sırt kısmına takılan, içinde sert çubuklar bulunan, leğen kemiğine kadar uzanan ve sabitleyici kuşakları koltuk altlarından geçen, yani omuzları geriye doğru çeken korselerken; kimi zaman sadece bel kısmına uygulanan ve kaburga kemikleri ile leğen kemiklerine dayanarak hareketi önleyen, içinde sert çubuklar bulunan korselerdir. Omurga kırığı durumunda veya bazı ameliyatlardan sonra kullanılmaları gerekebilmektedir.
Bel korsesi ise kimi zaman kısa süreli kullanılan, sadece beli sarmaya yarayan, adeta bel kuşağı gibi bir korse şeklinde iken; kimi zaman da kaburga kemikleri ile leğen kemiklerine dayanarak hareketi önleyen, içinde sert çubuklar bulunan korselerdir. Bu ikinci tip bel korseleri genellikle bazı bel ameliyatlarından sonra tercih edilirler.
Korse kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bunların daima doktorca önerilen sürelerle kullanılmasıdır. Özellikle süre dört ayı geçince yarardan çok zarar vermeye başlarlar, çünkü hastanın kasları iyice zayıflar ve kemikleri koruyucu işlevini kaybeder. Yani ne daha fazla, ne de daha az…

9 Haziran 2017 Cuma

Bel Fıtığı Kendiliğinden İyileşebilir mi?

Aynı soruyu, “Bel fıtığı kendiliğinden geçer mi?” veya “Disk fıtığı kendi kendine iyileşebilir mi?” veya “Disk hernisi kendiliğinden geçer mi?” diye de sorabiliriz. Bazı hastalarda bel ve boyun fıtıklarının kendiliğinden, yani herhangi bir ilaç veya fizik tedavi kullanmaksızın iyileşebildiğini; daha 20 yıl önce dünyada ilk kez fark edip uluslararası bilim dünyasını haberdar eden ben oldum. Tabii ki hiç bir sorun yaşamadan aylar içinde giderek iyileşen bu şanslı hastalar binlerce hasta arasında sadece bir kaç kişi idi...
            Unutmamak gerekir ki, doktorların teşhis ve tedavi olanakları ancak son 50 yıl içinde gelişmiş olsa da; insanlar binlerce yıldır bel veya boyun fıtığı oluyorlardı. Hiç bir tedavi şansı olmayan bu hastaların kol veya bacaklarında felçler gelişiyor ve sonuçta tabiri caizse sinirleri ölünce ağrı da geçiyordu.

            Günümüzde hiç kimsenin felç olma riskini göze alabileceğini sanmıyorum. Dahası günümüzde hiç kimsenin, küçük bir şans ta olsa kendi kendine iyileşme umudu ile aylarca aktif yaşamından uzak kalabileceğini de sanmıyorum. Yani, unutun gitsin...

2 Haziran 2017 Cuma


İdeal Çalışma Pozisyonu Nedir?
İdeal çalışma pozisyonu için temel bir takım kurallardan söz edebiliriz. Öncelikle bilgisayar monitörünün kolunuz uzaklığında olması gerekiyor. Çalışacağınız ideal masa yüksekliğinin öyle olması gerekiyor ki, sonuçta kolunuz vücudunuzdan 20 derecelik bir açı ile önde olsun ve dirseğinizdeki açı 90 derece ile 120 derece arasında olsun. Klavye önünde ve mouse pad önünde, bileğinizi üstüne yerleştirebileceğiniz sünger yastıkçıklar olması gerekiyor. Masadaki çalışma ışığının arkadan veya yandan gelmesi gerekiyor.
Oturacağınız ideal koltuk yüksekliğinin ise öyle olması gerekiyor ki; sonuçta ayak bileklerinizde ayak tabanı ile bacağınız arasındaki açı, dizinizdeki açı ve belinizdeki açı 90 derece ile 120 derece arasında olsun ve ayak tabanlarınız yerde olsun. Koltuğunuzun sırt kısmının da, sırtınızın 30 derecelik bir açı ile belinizden arkaya doğru eğik olmasına izin vermesi ama, belinizin öne doğru hareketlerinizde size eşlik eden yaylı bir yapıda olması gerekiyor. Tabii 45 dakikada bir kalkıp dolaşmayı da ihmal etmemelisiniz.

30 Mayıs 2017 Salı



İş İnsan Uyumu Nedir?
Tüm iş kazalarının dörtte birinin bir şey taşırken olduğu biliniyor. Ağırlık kaldırırken ve taşırken olan kaza riskini; yükün ağırlığı, yatay ve dikey uzaklıkları, asimetri açısı, kaldırma sıklığı, kavrama şekli ve çevresel değişkenler belirliyor. İşyeri hekiminizden sizi bu konularda eğitmesini isteyin. Mesela gün içinde 2 saatten fazla ayaklara destek vermeden oturmak, beli bükerek veya eğerek çalışmak, diz çökerek çalışmak; veya sürekli eller ve kollar baş hizasının üzerinde çalışmak belinize kalıcı zarar verir. Şunu da sakın unutmayın, bel fıtığı sorunlarının üçte biri ve boyun fıtıklarının da hatırı sayılır bir çoğunluğu; aslında meslek hastalığı grubuna giriyor ve pek çok uygar ülkede artık işçi-işveren arası tazminat davalarının konusu oluyor. Bu konudaki temel mesaj şu olmalı: Siz işinize uymayacaksınız, işiniz size uyacak....

26 Mayıs 2017 Cuma

Rahat Olun!

Ama her yerde, her zaman! Yani demek istediğim o ki, otururken-yatarken-çalışırken bile. Peki bu mümkün mü? Evet, çünkü unutmayın; hayatın merkezinde siz varsınız, her şey size göre düzenlenmiş olmalı. Masanızın amacı sizin üstünde rahat çalışmanız, yoksa göze hoş görünmesi değil. Sandalyenizin amacı ise sizin üstünde rahat oturmanız, başka bir amacı yok. Yatağınız da öyle, arabanızın koltuğu da. Hepsi ergonomik olmalı, yani size tam uygun olmalı.

            Günümüzün, odağına insanı almış uygar toplumlarında böyle en azından. En rahat şekilde çalışabileceğiniz, dinlenebileceğiniz bir ortamın nasıl olması gerektiği zaten ergonomi bilimi tarafından belirlenmiş durumda. Size düşen ise, işvereninizden bu özelliklere sahip büro mobilyası istemek ya da evinize eşya satın alırken üreticinizden bu standartlara uygun ürünler temin etmesini istemek.