28 Ağustos 2017 Pazartesi

Yoğun Bakım Ünitesi Olan Hastaneler Hangileri?

“Beyin kanaması”, “beyin damar tıkanması” gibi hastalıklar nedeni ile veya bir travmaya, kazaya bağlı olarak hasta koma durumunda acil servise kaldırıldığında, hekimler ve hastanın yakınları yoğun bakım servisi olan hastane  arayışına giriyorlar. Çok haklı olarak da en iyi yoğun bakım merkezine ulaşmak istiyorlar.
            Aslında Ankara’da yoğun bakım ünitesi olan hastaneler arasında tüm sağlık bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerini, üniversite hastanelerini sayabiliriz. Tabii ki özel hastanelerdeki yoğun bakım merkezlerinde kimi zaman Avrupa, hatta Amerika standartlarında hizmet alınabilen çok iyi yoğun bakım merkezleri olduğunu unutmamak gerekir.
Ancak acil servislerde kullanılan boş yoğun bakım yatağı arama sistemlerinin, bazı özel hastanelerdeki boş yerleri her zaman göremediğini; hastaların günümüzde buralara ancak kendi olanakları ile ulaşabildiklerini de hatırlatmak istiyorum.

Yeri gelmişken, SGK anlaşması olan bazı özel hastanelerde yoğun bakım hizmetlerinden ekstra bir ücret alınmakta olduğuna da dikkatinizi çekerim.

22 Ağustos 2017 Salı

Spastisite Tedavisinde İlaç Pompası Ne İşe Yarıyor?

Spastisite tıbbi bir terim olup, kol ve bacaklarda ağrılı ve harekete izin vermeyen kasılma, sertleşme durumu olması demektir. Bu durum bazen kafa travması veya omurilik travması sonrasında, bazen de doğumsal anomali, konjenital bozukluk sonucu gelişebilir. İşte bu hastaları rahatlatabilmek için günde bir kaç kere ve yüksek dozda verilmesi gereken kas gevşetici ilaçlar, zamanla; hastalarda sersemlik, uyku artması, güçsüzlük gibi yan etkilere yol açabiliyor. Bu durumda hastaya ilaç pompası takılıyor.
Söz konusu ilaçlardan yarar gördüğü bilinen ama verilmesi gereken yüksek doz nedeniyle ilacı kullanamayan ve tabii ki zeka düzeyi de rehabilitasyona yeterli olan hastalarda, önce söz konusu ilacı doğrudan hastalığın kaynağı olan omurilik bölgesine vererek bir test yapıyoruz.  Eğer hasta belirgin bir yarar görürse, daha sonra hastanın cildinin altına; programlanıp dışarıdan kontrol edilebilen, ilacın birkaç ayda bir iğne ile içine doldurulduğu, üstelik yine dışarıdan şarj edilebilen bir ilaç pompası takıyoruz. Bu ilaç pompaları yüksek teknoloji ürünü cihazlardır.
Sonuçta hastaların en az üçte ikisinde, özellikle bacaklardaki sertlik azaldığı için; yaşam kalitesinde belirgin düzelme elde edilebilmektedir.

18 Ağustos 2017 Cuma

Korse Nedir? Korse Neden Kullanılır?

Korse, kişinin vücuduna dışarıdan uygulanan ve belli bir şekli olan bir çeşit kılıf. Bu korse kimi zaman içinde metal çubuklar barındırarak veya sert plastikten yapılıp vücuda belli bir şekil vermeye çalışıyor. Kimi zaman sadece vücudu saran, kimi zaman da hareket etmesini önleyen bir yapıda olabiliyor. Korse olarak “dik durma korsesi”, “sırt korsesi”, “kamburluk korsesi”, “bel korsesi”, “boyun korsesi, “çelik korse”, “skolyoz korsesi”, “lomber korse”,”lumbosakral korse”,”halo korsesi”,”torakolomber korse” gibi farklı modelleri sayabiliriz.
Çelik korse, adından da anlaşılabileceği gibi, dik durma sorunu olan gençlerde; kifoz yani kamburluk sorunu olan hastalarda kullanılan bir korse türüdür. Bunlar kişinin sırt kısmına takılan, içinde metal çubuklar bulunan, leğen kemiğine kadar uzanan ve sabitleyici kuşakları koltuk altlarından geçen, yani omuzları geriye doğru çeken korselerdir.
Sırt korsesi, ya da ”,”lumbosakral korse”,”torakolomber korse”  adından da anlaşılabileceği gibi; sırta ve bele takılan ve hastanın sırtını ve belini öne arkaya bükmesine izin vermeyen bir korse türüdür. Bunlar kimi zaman kişinin sırt kısmına takılan, içinde sert çubuklar bulunan, leğen kemiğine kadar uzanan ve sabitleyici kuşakları koltuk altlarından geçen, yani omuzları geriye doğru çeken korselerken; kimi zaman sadece bel kısmına uygulanan ve kaburga kemikleri ile leğen kemiklerine dayanarak hareketi önleyen, içinde sert çubuklar bulunan korselerdir. Omurga kırığı durumunda veya bazı ameliyatlardan sonra kullanılmaları gerekebilmektedir.
Bel korsesi ise kimi zaman kısa süreli kullanılan, sadece beli sarmaya yarayan, adeta bel kuşağı gibi bir korse şeklinde iken; kimi zaman da kaburga kemikleri ile leğen kemiklerine dayanarak hareketi önleyen, içinde sert çubuklar bulunan korselerdir. Bu ikinci tip bel korseleri genellikle bazı bel ameliyatlarından sonra tercih edilirler.
Korse kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bunların daima doktorca önerilen sürelerle kullanılmasıdır. Özellikle süre dört ayı geçince yarardan çok zarar vermeye başlarlar, çünkü hastanın kasları iyice zayıflar ve kemikleri koruyucu işlevini kaybeder. Yani ne daha fazla, ne de daha az…

14 Ağustos 2017 Pazartesi

 Belimde Kist Var Ne Yapmalıyım?

Halk arasında sinir kistleri de denen, yani bel ağrısı şikayeti olan bir insanın belinden çekilen MR(manyetik rezonans) görüntülerinde tesadüfen karşımıza en sıklıkla çıkan belde kist görüntüsü; aslında tıbbi adıyla “Tarlov kisti”dir ve bunlar sinirlerin hemen çevresinde yer alırlar. Söz konusu kistler aslında iyi huyludur, yani büyümez veya hastaya bir zarar vermezler. Genellikle hastanın belinde çocukluktan beri durup dururlar.
Ayrıca nadiren görülen faset kisti de iyi huylu bir kisttir ve basmakta olduğu sinire yaptığı basıyı ortadan kaldırmak, yani bacak ağrısı tedavisi için ameliyatla çıkarılır. Yine nadiren görülen kist hidatik ise hayvanlardan bulayan bir hastalıktır, ancak bu kistin ameliyatla çıkarılması sırasında asla patlatılmaması gerekir ki; başka organlara atlamasın, yani kötü huylu bir hale dönmesin.
Ancak bu tip kistleri olan hastalara ameliyat yapılacaksa, bu kistin varlığının cerrah tarafından bilinmesi önemlidir; çünkü ameliyat sırasında istemeden patlatılırlarsa, bunların tamirinde büyük güçlükler çıkar ve hasta çeşitli sorunlar yaşayabilir. Sizin de kulağınıza çalınmış olabilir, “ameliyattan sonra belimden su akıyor” diyenler; işte bu hastalarda mevcut bulunan kistler ameliyat öncesinde gözden kaçırılmış olabilir. Yani eğer böyle bir kist varsa belinizde ve size ameliyat önerildi ise, deneyimli bir beyin cerrahi hocası aramaya başlayın.

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Omurga Travması Nedir?

Önemli bir kaza, yüksekten düşme, güçlü bir darbe sonucunda; yani ciddi bir travma ile omurga kemikleri yani boynumuzda, belimizde, sırtımızda yer alan çok sayıdaki omurga adındaki kemikler ile, bunların birbiri üzerinde hareket etmesini sağlayan disk yani küçük yastıkçıkların hepsi etkilenmektedir.
Bu şekilde güçlü bir omurga travması sonucunda boyun kırığı, sırt kırığı veya “bel kırığı”, “kuyruk sokumu kırığı” yanı sıra; “disk fıtığı” yani “bel fıtığı” veya “boyun fıtığı” da ortaya çıkabilir. Tüm bu zedelenmelerin bu bölgelerde ağrıya yani “bel ağrısı”, “boyun ağrısı”, “sırt ağrısı” gibi ağrılara; veya “boyun tutulması”, “kulunç”, “bel tutulması”, “pöçük ağrısı” gibi yakınmalara yol açması kaçınılmazdır.

Ciddi bir travma sonrası bu tip yakınmaları olanların bir an önce bir beyin cerrahi hocası bulmalarında yarar var, çünkü zamanında yapılmayan ameliyatlar sonra hastaya çok pahalıya patlayacaktır.

2 Ağustos 2017 Çarşamba

Omurilik Tümörü Nasıl Tedavi Edilir?
Aslında omurilik tümörü kanser değildir. Yani omurilikteki tümör, kanserler gibi başka bir organa sıçramaz veya çok hızlı büyümez. Bunlar aslında iyi huylu tümörlerdir. Ancak küçük bir kapalı kemik kutu içindeki omuriliği sıkıştırmaları çok ağır sonuçlara yol açar.
Omurilikten kollarımıza ve bacaklarına giden sinirler geçtiği için ortaya felçler çıkabilir, kişinin kol ve bacaklarındaki kaslarda sertleşme, kasılma olup hareketler kısıtlanabilir ve daha da kötüsü, hastada çişini ve büyük abdestini tutamama durumu ortaya çıkabilir.
Bu tümörlere tanı konduğunda hemen ameliyat edilmeleri gerekir . Bunlara ışın tedavisi veya ilaç tedavisi yani kemoterapi verme şansı da yoktur. Zaman içinde felçler ortaya çıktıktan sonra, söz konusu felç durumu ameliyatla bile geri döndürülemez.