29 Mart 2015 Pazar

Bu üç unsuru bir araya getirebilmek ne kadar hoş olurdu değil mi? Ama unutmamak gerekir ki ilk ikisini bir araya getirebilmek bile yüzyıllar sürdü...
Henüz çok az tıp dalında yüzde yüz başarıdan söz edilebiliyor, iyi biliyoruz. Bunun ise ne kadar güçlü bir bilgi birikimi, deneyim ve kurumsallaşma gerektirdiğini tahmin etmek hiç te zor değil.
Riski sıfırlayabilmek ise teşhisten tedaviye giden tüm süreçte kullanılan yüksek teknolojiye bağlı. Beyin, sinir ve omurilik cerrahisi de teknolojideki en son gelişmelerin günü gününe devreye girdiği bir dal. Bu sayede hastalarımız için riski sıfıra kadar indirebiliyoruz...
Yüksek teknolojinin, özellikle de teknolojiyi ülkemizde geliştirmiyorsak,  yüksek bir bedeli olması da kaçınılmaz tabii ki. Tüm vatandaşlarına en ileri teknolojiyi ücretsiz sunmak ne yazık ki dünyadaki hiç bir devletin harcı değil.
Bu durumda hastaya ve cerraha düşen, yukarıdaki başlıkta sözü edilen şeytan üçgeni içinde en uygun noktayı el birliği ile bulmak, ki bunun da kolay bir iş olduğu söylenemez...

Tagged: , , , ,

0 yorum:

Yorum Gönder