13 Haziran 2017 Salı

Bel Fıtığında Ameliyat Şart mı?

Bu soruyu “Bel fıtığında ameliyat şart mı?” veya “Disk hernisi ameliyat edilmeli mi?” diye de sorabilirdiniz. Cerrahların tüm hastalarına ameliyat önerdiği gibi bir algı var. Oysa benim ameliyat önerme oranım taş çatlasa %10’u geçmez. Yani gördüğüm her on hastanın en fazla birine ameliyatla tedavi öneriyorum. Zaten bundan daha çok ameliyat yapmaya zamanım da, enerjim de izin vermez. Eminim pek çok aklı başında cerrah meslektaşım için de durum bundan farklı değildir.
Oysa unutmamak gerekir ki bir dahiliye doktoruna, nöroloji uzmanına vs. gittiğinizde elinizde bir tedavi önerisi, bir reçete almadan asla dışarı çıkmazsınız. Zaten bir çözüm önerisi ile karşılaşmazsanız da hayal kırıklığına uğrarsınız. Benzer şekilde beyin cerrahınız da size bir çözüm önerisi getirecektir. Sanmayın ki bu her zaman sizi ameliyat etmek istemesi anlamına gelsin.

9 Haziran 2017 Cuma

Bel Fıtığı Kendiliğinden İyileşebilir mi?

Aynı soruyu, “Bel fıtığı kendiliğinden geçer mi?” veya “Disk fıtığı kendi kendine iyileşebilir mi?” veya “Disk hernisi kendiliğinden geçer mi?” diye de sorabiliriz. Bazı hastalarda bel ve boyun fıtıklarının kendiliğinden, yani herhangi bir ilaç veya fizik tedavi kullanmaksızın iyileşebildiğini; daha 20 yıl önce dünyada ilk kez fark edip uluslararası bilim dünyasını haberdar eden ben oldum. Tabii ki hiç bir sorun yaşamadan aylar içinde giderek iyileşen bu şanslı hastalar binlerce hasta arasında sadece bir kaç kişi idi...
            Unutmamak gerekir ki, doktorların teşhis ve tedavi olanakları ancak son 50 yıl içinde gelişmiş olsa da; insanlar binlerce yıldır bel veya boyun fıtığı oluyorlardı. Hiç bir tedavi şansı olmayan bu hastaların kol veya bacaklarında felçler gelişiyor ve sonuçta tabiri caizse sinirleri ölünce ağrı da geçiyordu.

            Günümüzde hiç kimsenin felç olma riskini göze alabileceğini sanmıyorum. Dahası günümüzde hiç kimsenin, küçük bir şans ta olsa kendi kendine iyileşme umudu ile aylarca aktif yaşamından uzak kalabileceğini de sanmıyorum. Yani, unutun gitsin...

7 Haziran 2017 Çarşamba


Karpal Tünel Nedir?
Karpal tünel insanın el bileğinde görülebilen sinir sıkışmaları arasında en sık rastlananıdır. Eskiden oymacılık, örgü gibi işlerle uğraşanlarda görülen bu hastalığın yaygınlaşmasına klavye ve mouse kullanımı da yol açmaktadır. Bu hastalığın şeker, romatizma, tiroid hastalarında ve gebelik sırasında daha fazla görüldüğünü de biliyoruz.
Şikayetler daha çok geceleri ortaya çıkar. Gelip geçici olan ilk belirtiler parmaklarda ağrı, sızlama ve uyuşma iken; ilerleyen zamanla devamlı hale gelip, kuvvet kaybı ile birlikte el kaslarında incelme de ortaya çıkabilir. Bu aşamada eşyaları taşıma ve tutmada zorlanma ya da elinden düşürüp kırma gibi şikayetler de ortaya çıkabilir.

Bu hastalara merhemler ve gece kullanılan bileklikler yardımcı olabilir. Gün içinde el ve dirsek eklemlerinizi dairesel egzersizler ile rahatlatın, tek elinizle ağır cisimleri kaldırmaya çalışmayın, bilgisayarda çalışırken bilek ve dirseğin altına yumuşak yastıkçıklar koyun. Daha sonra eğer yaptıracağınız fizik tedavi de yararlı olmazsa, ameliyat olmanız gerekebilir.

Konu ile ilgili detaylı videoyu buradan izleyebilirsiniz.

2 Haziran 2017 Cuma


İdeal Çalışma Pozisyonu Nedir?
İdeal çalışma pozisyonu için temel bir takım kurallardan söz edebiliriz. Öncelikle bilgisayar monitörünün kolunuz uzaklığında olması gerekiyor. Çalışacağınız ideal masa yüksekliğinin öyle olması gerekiyor ki, sonuçta kolunuz vücudunuzdan 20 derecelik bir açı ile önde olsun ve dirseğinizdeki açı 90 derece ile 120 derece arasında olsun. Klavye önünde ve mouse pad önünde, bileğinizi üstüne yerleştirebileceğiniz sünger yastıkçıklar olması gerekiyor. Masadaki çalışma ışığının arkadan veya yandan gelmesi gerekiyor.
Oturacağınız ideal koltuk yüksekliğinin ise öyle olması gerekiyor ki; sonuçta ayak bileklerinizde ayak tabanı ile bacağınız arasındaki açı, dizinizdeki açı ve belinizdeki açı 90 derece ile 120 derece arasında olsun ve ayak tabanlarınız yerde olsun. Koltuğunuzun sırt kısmının da, sırtınızın 30 derecelik bir açı ile belinizden arkaya doğru eğik olmasına izin vermesi ama, belinizin öne doğru hareketlerinizde size eşlik eden yaylı bir yapıda olması gerekiyor. Tabii 45 dakikada bir kalkıp dolaşmayı da ihmal etmemelisiniz.

30 Mayıs 2017 Salı



İş İnsan Uyumu Nedir?
Tüm iş kazalarının dörtte birinin bir şey taşırken olduğu biliniyor. Ağırlık kaldırırken ve taşırken olan kaza riskini; yükün ağırlığı, yatay ve dikey uzaklıkları, asimetri açısı, kaldırma sıklığı, kavrama şekli ve çevresel değişkenler belirliyor. İşyeri hekiminizden sizi bu konularda eğitmesini isteyin. Mesela gün içinde 2 saatten fazla ayaklara destek vermeden oturmak, beli bükerek veya eğerek çalışmak, diz çökerek çalışmak; veya sürekli eller ve kollar baş hizasının üzerinde çalışmak belinize kalıcı zarar verir. Şunu da sakın unutmayın, bel fıtığı sorunlarının üçte biri ve boyun fıtıklarının da hatırı sayılır bir çoğunluğu; aslında meslek hastalığı grubuna giriyor ve pek çok uygar ülkede artık işçi-işveren arası tazminat davalarının konusu oluyor. Bu konudaki temel mesaj şu olmalı: Siz işinize uymayacaksınız, işiniz size uyacak....

26 Mayıs 2017 Cuma

Rahat Olun!

Ama her yerde, her zaman! Yani demek istediğim o ki, otururken-yatarken-çalışırken bile. Peki bu mümkün mü? Evet, çünkü unutmayın; hayatın merkezinde siz varsınız, her şey size göre düzenlenmiş olmalı. Masanızın amacı sizin üstünde rahat çalışmanız, yoksa göze hoş görünmesi değil. Sandalyenizin amacı ise sizin üstünde rahat oturmanız, başka bir amacı yok. Yatağınız da öyle, arabanızın koltuğu da. Hepsi ergonomik olmalı, yani size tam uygun olmalı.

            Günümüzün, odağına insanı almış uygar toplumlarında böyle en azından. En rahat şekilde çalışabileceğiniz, dinlenebileceğiniz bir ortamın nasıl olması gerektiği zaten ergonomi bilimi tarafından belirlenmiş durumda. Size düşen ise, işvereninizden bu özelliklere sahip büro mobilyası istemek ya da evinize eşya satın alırken üreticinizden bu standartlara uygun ürünler temin etmesini istemek.